DEXPLUS'ın okurlarla buluşmasını da kutladığımız 15'inci blog turumuzda Dublin Caddesi yazarı Samantha Young'ı konuk ediyoruz. Young, henüz yetişkin kitapları yazmıyorken, 6'ncı blog turumuz kapsamında da kendisiyle bir söyleşi yapmıştık. Önce o söyleyişi buradan okumanızı tavsiye ederiz çünkü bu sefer "kimsin, nesin?" sorularını bir kenara bırakarak Dublin Caddesi'ne odaklandık. Bizi kırmadığı için Samatha'ya tekrardan teşekkürlerimizi iletiyoruz.
19. 09. 2013 | Romancekolik - Karakterlerle söyleşi
20. 09. 2013 | Zimlicious - Yazarla söyleşi
21. 09. 2013 | Yorumbaz - Kitap yorumu
22. 09. 2013 | Sevgili Kitap - Kitap yorumu & alıntılar
23. 09. 2013 | Kitab-ı Sevda - Aşk, aile ve arkadaşlık
24. 09. 2013 | Kitap Esintisi - Kitap yorumu (serinin tamamı) ve NA kitap önerileri
25. 09. 2013 | Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Karakter fihristi & playlist
20. 09. 2013 | Zimlicious - Yazarla söyleşi
21. 09. 2013 | Yorumbaz - Kitap yorumu
22. 09. 2013 | Sevgili Kitap - Kitap yorumu & alıntılar
23. 09. 2013 | Kitab-ı Sevda - Aşk, aile ve arkadaşlık
24. 09. 2013 | Kitap Esintisi - Kitap yorumu (serinin tamamı) ve NA kitap önerileri
25. 09. 2013 | Kitap Hayvanı'nın Günlüğü - Karakter fihristi & playlist
26.09.2013 | Kağıt Kız - Kitap yorumu
Sizinle en son Şubat
ayında konuşmuştuk. O zamandan beri neler yapıyorsunuz?
Şubat’tan
bu yana Fire Spirits isimli Genç Yetişkin (YA) serimin dördüncü ve son kitabını yayınladım. Penguin
yayınevi, Dublin Caddesi serisinin ikinci kitabı olan Down London Road’u (London Yolundan Aşağı) ve Until Fountain Bridge (Fountain Köprüsüne Kadar) isimli kısa hikayeyi
yayınladı. Ben de yeni bir çağdaş New Adult (NA) aşk romanı olan Into the Deep (Derine Doğru) isimli romanımı
yayınladım. Aynı zamanda Dublin Caddesi serisinin üçüncü kitabı olan Before Jamaica Lane’i (Jamaica Sokağı Öncesi) edit etme aşamasındayım.
Bunlara ek olarak ABD’ye gittim ve Amerikalı okurlarımın bazılarıyla tanışma
fırsatını yakaladım. Çok yoğun bir yıl oldu!
Dublin Caddesi,
yetişkinlere yönelik ilk romanınız. YA kitapları yazarken, yetişkinlere yönelik
romanlar yazmaya nasıl geçtiniz?
Yetişkinlere
yönelik kurgulara giriş yapmayı her zaman istemiştim. Okurlarımdan biri, beni
çağdaş aşk romanlarıyla tanıştırdı. Böyle güçlü bir karakter gelişimi olan bir
roman yazma fikrini çok sevdim çünkü karakterleri oluşturmak yazının en sevdiğim
yanıdır. Edinburgh’da geçen, yetişkinlere yönelik çağdaş bir aşk romanı
konsepti (Dublin Caddesi) bulmamın ardından bu tür halen popülerken kitabı
yazmaya karar verdim.
Dublin Caddesi, aynı
zamanda ilk erotik kitabınız. Daha mahrem sahneleri yazmak zor olmadı mı?
Evet,
bu grafik seks sahnelerinin olduğu ilk aşk romanım. Önemli olan bu sahnelerin
zevkli ve söz konusu duruma uygun olduğundan emin olmak. Bir aşk romanındaki
gereksiz seks sahneleri kadar kötü bir şey yok. Seks, aşk hikayesinin bir
parçası; erkek ve kadın kahramanların ilişkisinin gelişimine bir şeyler
katmalı.
Dublin Caddesi’nde geçen
lokasyonları gezdirdiğiniz videoda annenizin kitabın ismi konusunda size yardımcı
olduğunu söylüyorsunuz. Onunla olan ilişkinizden bahseder misiniz? Anneniz,
kitaplarınızı ilk okuyanlardan mı? Romanlarınız hakkında ne düşünüyor?
Annem,
en yakın arkadaşım olduğu için yazdığım her şeyi ilk kez o okur. Oldukça dürüst
bir insan olduğu için bana gerçeği söylemesi konusunda ona güvenebiliyorum. YA
hikayelerimin hayranıydı her zaman. Çağdaş aşk romanları pek hoşlandığı bir tür
olmasa da yazdıklarımı okuyor ve beğeniyor… Yaramaz kısımları atlasa da...
Kitaptaki karakterler çok
gerçekçi. Onları nasıl oluşturdunuz? Karakterleri oluştururken tanıdığınız
insanlardan ilham aldınız mı?
Karakterlerde
gerçek insanlar ve deneyimlerden parçalar var. Yetişkinlere yönelik yazarken
ilk deneyimimin mümkün olduğunca otantik olmasını istedim. O nedenle bildiğimi
yazmaya karar verdim.
Bir
röportajınızda Chris Hemsworth’ün Braden’ı oynayabileceğini söylemişsiniz ama
bu aktör kitaptaki tasvire hiç uymuyor! Braden’ı yazarken kafanızda kimi
canlandırdınız?
Braden’ı
yazarken gerçek bir insanı canlandırmadım kafamda. Onu tamamen hayal gücümü
kullanarak oluşturdum. Bu da onu oynayabilecek bir aktör bulmayı oldukça
zorlaştırıyor.
Bu
türdeki kitapların çoğunda kadın karakter, erkek karakterin yakışıklılığı ve
karakterinden olduğu kadar zengin oluşundan da etkileniyor. Kitabın başından
beri Joss’un para problemi olmadığını açıkça belirtiyorsunuz; bu nedenle Braden’ın
parasına ihtiyacı yok. Bunu bilerek mi yaptınız? Nedeniniz neydi?
Kesinlikle.
Joss, sonu yalnızlığa varacak derecede özgür biri. Onun kendi parası olmasını
sağlamak da bunun katmanlarından biri. Aynı zamanda Joss’un her anlamda Braden’la
aynı seviyede olmasını istedim. Braden, kadınların onu parası için istemesine o
kadar alışkın ki, bunun aralarında bir sorun olmaması için Joss’un baştan kendi
parası olmasını istedim. İşin içine bu girmeden de yeteri kadar sorunları var.
Ailemi
kaybettiğimi düşünemiyorum bile ama böyle bir olayın üzerinden 8 yıl geçmişken
hakkında konuşmanın ve hayatıma yeni insanlar sokmanın kolaylaşmış olacağını
düşünüyorum. Neden Joss hala böyle kesin bir şekilde kendini kendine saklıyor?
Kendi
deneyimlerimden yola çıkarak zamanın anlamsız olduğunu söyleyebilirim. Aynı
zamanda herkesin üzüntüyle başa çıkma yolları farklı. Erken yaşta ailelerini
kaybeden insanların ortak noktası, insanlara ilgi göstermekten korkmaları. Ne
kadar fazla insana ilgi gösterirseniz, benzer bir travmayı yaşama şansınız o
kadar yükseliyor. Joss’un temel sorunu bu ve bunu henüz çözememiş çünkü kendisine
ailesinin arkasından adam gibi yas tutmak için izin vermemiş. Dublin Caddesi
yalnızca bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda hayatta yola devam etmenin
hikayesi.
Yalnızca
aşk hikayesine odaklanmıyor, hemencecik sevilebilen yan karakterlere de yer
veriyorsunuz. Joss, hikayenin sonunda yalnızca hayatının aşkına değil, bir
aileye de sahip oluyor. Böyle olmasına bayıldım tabii ama kendimi merak
etmekten de alamıyorum… Hikayeyi böyle şekillendirmeye nasıl karar verdiniz?
Romantik
aşk eğlenceli ve heyecanlı ancak arkadaşlar arasındaki sevgi de bir o kadar
zorlayıcı olabilir. Arkadaşlar arasındaki sevgi, karakterlerinizin dünyasını
oluşturmanıza da yardımcı oluyor ve bu sonuçta hikayenin tümünün yapılanmasını
sağlıyor. Böylece karakterleriniz, okurlarınıza daha gerçek geliyor.
Joss,
kafasına koyduğunda her istediğini elde edebilen bir kadın. Neden yazar olmayı
amaçlayan bir karakter olmasını seçtiniz? Yazarlıkla ilgili kısımları yazarken
kendi deneyimlerinizden faydalandınız mı?
Joss,
deneyimleri nedeniyle bir yazar. Sanatsal bir kaçış. Yazmak, hissettiği her
şeyi kağıda dökmesinin bir yolu ve bunu yaparken de ne yaptığını itiraf
etmesine gerek yok. Eğer bir yazar olmasaydı, kesinlikle bir ressam veya
müzisyen olurdu.
Eğer kitap
Edinburgh’da değil de başka bir yerde geçseydi, yine aynı kitap olur muydu? Edinburgh,
muhteşem bir İskoç erkeği dışında kitaba ne katıyor?
Kesinlikle
aynı kitap olmazdı. Dublin Caddes’inin Edinburgh’da geçmesine karar verdim
çünkü ben İskoçum, Edinburgh’da yaşadım, Edinburgh en sevdiğim şehirlerden biri
ve şehri iyi tanıyorum. Kitabın geçtiği yeri karakterleriniz kadar iyi
tanıdığınız zaman şehir de bir yan karakter gibi oluyor. Siz, yazar olarak
şehir de rahatça hareket edebildiğiniz için bu karakterlerinize de yansıyor.
Şehirle olan yakınlığınız yazıda da belli oluyor ve umuyorum ki hikayenin
otantikliğine de katkıda bulunuyor. Bilmediğim bir şehir seçseydim bu mümkün
olmazdı.
Serinin
ilerleyen kitaplarında Ellie ve Rhian’ın ilişkilerine daha fazla tanık
olabilecek miyiz?
Okurlar,
Ellie ve Adam’ın hikayesini Until Fountain Bridge’de bulabilirler.
Kitabın
sonunu vermek istemiyorum ama çok da merak ediyorum… İkinci kitap Dublin
Caddesi’nin bittiği yerden mi başlayacak? Joss ve Braden’ı neler bekliyor?
İkinci
kitapta Joss’un arkadaşı ve meslektaşı Jo’nun hikayesi var. Hikaye onların
gözünden anlatılmasa da Joss ve Braden serinin diğer kitaplarında da yer
alıyorlar ve okurlar hayatlarının nasıl gittiğini arkadaşlarının ve ailelerinin
gözünden görebilirler.
Aşkın
tanımını yapar mısınız? İlk “yanlışlıkla el ele tutuşma”da aşk olabileceğine
inanıyor musunuz?
Hayır.
Bağ kurmaya ve uyumlu olmaya inanıyorum ancak aşkın büyümek için zamana
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Hayalinizdeki
erkeği ve ilk randevuyu betimler misiniz?
Eğlenceli,
dürüst, hırslı, azimli, kibar, uzun boylu, dayanıklı… Ve eğlenceli demiş
miydim? Hayalimdeki ilk randevu ise gülünç ve kazara bir randevu olurdu çünkü
böyle durumlarda insanların espri anlayışı olup olmadığını anlayabilirsiniz.
Dublin
Caddesi’nden okurlara ne kalmasını umuyorsunuz?
Hayatın,
ondan korkmak için çok çok kısa olduğu.
Türk
okurlarınıza mesajınız var mı?
Evet.
Dublin Caddesi’ni okuduğunuz için çok teşekkürler. Harikasınız!
Samantha Young Samantha 29 yaşında, İskoç bir kitap kurdu. 2009 yılında Edinburgh Üniversitesinden mezun oldu. Üniversitede Ortaçağ tarihi eğitimi aldı. Üniversitedeki ilk yılında The Tale of Lunarmorte adlı hikayeyi buldu. Kendini bildi bileli yazıyor. Bir çok türde eser veriyor; aşk hikayesi, doğaüstü, şehir fantazisi, fantazi. Tarih ile oynayıp kendi hikayelerine entegre etmeyi çok seviyor ve eğitiminin yazmasına yardımcı olmasından dolayı çok mutlu. Twitter / Facebook / Blog
Samantha'nın Türkiyede çıkan kitapları: Kutsanmış Kan Kan Günlükleri 1 Geçmişin Kanı Kan Günlükleri 2 Gölgelerin Kanı Kan Günlükleri 3
a Rafflecopter giveaway
ÇEKİLİŞ
- Tüm bloglardaki Rafflecopter uygulaması aynıdır. Tek bir blogtan giriş yapmanız yeterlidir.
- Sadece Türkiye için geçerlidir.
- Çekiliş sonuçlandıktan sonra kargoda kaybolan kitaplar konusunda bloggerlar hiçbir mesuliyet altında bırakılamaz, kitapları yayınevi temin etmektedir.
- Çekiliş 26 Eylül Perşembe son bulacak, kazananlar gün içerisinde açıklanacaktır.
- Kazanan kişilerin açık adres, telefon numarası ile gönderilen e-mail'e iki gün içinde cevap vermesi gerekiyor. Aksi halde çekiliş yenilenecektir.
- Çekilişe katılmak için +18 olmanız gerekmektedir.
Katkılarından dolayı DEX Plus'a teşekkürler!
No comments:
Post a Comment