Jodi Meadows'un Türkiye'de DEX Kitap tarafından yayınlanan Ruhsuz isimli kitabı 1. Blog Turu'nda incelediğimiz kitaptı. Öncelikle turumuzu kaçırdıysanız hemen yetişin! Buraya tıklayarak benim yazıma erişebilirsiniz ve diğer link'leri de ziyaret etmeyi unutmayın.
Türkiye'de yayınlanmasının öncesinde de aklımdaydı bu kitap. Sağda solda hakkındaki yazıları okumuş ve çok merak etmiştim. Bunu söylememden cidden sıkılmış olanlarınız vardır ancak Genç Yetişkin türüyle bir aşk-nefret ilişkim olduğu için bu türden kitapları uzun uzun araştırıp, inceleyip, seçerek okumayı tercih ediyorum. Ruhsuz da beni pişman etmeyen bir tercih oldu.
Meadows'un kurduğu dünyada yaşayan insanlar genç bedenlerde olsalar da oldukça yaşlı ruhlar. 3000 küsür yaşlardan bahsediyoruz hem de, öyle 100 falan değil yani. Birisinin bedeni öldüğü zaman ruhu bir süre sonra yeni bir bedende dünyaya geliyor. Ta ki kahramanımız Ana doğana kadar. Ana, yeni bir ruh ve onun doğması eski bir ruhun dünyadan tamamen ayrıldığı anlamına geliyor. Onu doğuran Li utanç içinde şehir dışına taşınıyor ve Ana'ya cidden çok kötü davranıyor. Öğrendikleri okuduklarından, Li'den gördükleri ve duyduklarından ibaret olan Ana da 18 yaşına gelince şehre gidip nereden geldiğini, neden geldiğini ve ruhunun bir daha geri gelip gelmeyeceğini bulmaya karar veriyor. Yolculuğunun başında da daha sonra aşık olacağı, eski bir ruh olan Sam'le tanışıyor.
Bundan sonrası hava perileriyle, ejderhalarla, troll'lerle dolu bir hikaye. Benim ilgimi çeken en önemli nokta bu yaşlı ruhlar oldu. Bir sefer insan bedeninde dünyaya gelen bir dahaki sefere kadın bedeninde doğabiliyor. Herkes öğrendiklerini, anılarını hatırlıyor. Bu, önceden biriyle kavga ettiyseniz onlar ölse bile bu kavgayı unutmamış olacak şekilde geri dönecekleri anlamına geliyor. Doğaüstü karakterlerin olduğu kitapları seven biri olarak ölümsüzlüğe alışkınım. Ama bu şekilde karşıma çıkacağını da hayal etmemiştim doğrusu.
Benim gibi bu konulara kafa yormayı seven biriyseniz Ruhsuz'u severek okuyacağınıza inanıyorum. Okuyucuyu şaşırtmayı pek başaramasa da düşündürdüğü kesin. Çevirisi de akıcı olduğu için rahat bir şekilde okunuyor.
No comments:
Post a Comment