Kitap Kurdu Röportajları #5: Selin

Bu haftaki konuğum Türk kitap kurtlarının Facebook'tan tanıyacağı, Kitap Severler sayfasının kurucu ve yöneticisi Selin Özkan. Yugoslavyalı Selin, halen yaşadığı İstanbul'da doğmuş. Amatör çevirmenlik yapıyor ve kitapları "en büyük aşkı" olarak tanımlıyor. Odasının büyük kısmını süsleyen kitaplarının "çocukları gibi" olduğunu söylüyor. Kişisel sorunlardan veya hayattan kaçmak istediğinde sığındığı kitaplar artık bir kaçış olmaktan çıkıp, bütünleşmişler Selin'le. Buyrun, buradan okuyun....

Kitap hastalığı ne zaman ve nasıl başladı?

Kitap okumak hastalık değildir ancak okuma düzeyimin hastalık derecesinde olduğunu itiraf ediyorum. Neredeyse her boş anımda okurum. Bu aşk ben çok küçükken başladı... İşin komik yanı, ailemde kitap okuyan çok da kişi yoktur ne yazık ki. Ancak abim çok okurdu. Benim babamdan sonra ilk aşkımdı. Sanırım ona özenerek başladım. İlk kitabımı 6 yaşımdayken okudum ve o zamandan ortaokula dek çok okurdum. Sonraları ne olduysa okuma alışkanlığımı bıraktım maalesef. Ama allahtan bu süreç 2-3 yıl gibi kısa bi zamandı. Şimdi eskiden okuduğumdan daha çok okuyorum. Sanırım kitap aşkım katlanarak geri döndü.

Kitap kurtları "Bu kadar okunur mu?" veya "Kitaplara bu kadar para mı verilir?" gibi tepkiler alıyor. Böyle bir anınız var mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

O tepkilerden ben de oldukça alıyorum ne yazık ki. Tepkiyi veren kişiye de her seferinde acırım. Kitap okumanın tadını çıkaramamış birine acımaktan başka hissedebileceğim duygu yoktur içimde. Kızmam bile. Çünkü bu sinirlenilecek değil, bilakis üzücü bir durum. Bir anım var aklıma gelen... 

Kuzenim tam bir kızdır. Demek istediğim eline 3-5 kuruş geçince hemen kıyafete ya da makyaj malzemelerine yatırır. Bense klasik, hemen gidip kitaba harcarım. Bir gün birlikte alışverişe çıktık. Ve benim ilk durağım tabii ki de kitapçılar oldu. Kuzenim baştan ses çıkarmadı ancak sonra aldığım kitap miktarını görünce şaşırdı. Kaldı ki benim çok kitap okuduğumu bildikleri halde hala şaşırırlar! Dedi ki, "Bu kadar parayı bu üç-beş parça kağıda harcayacağına git de kendine yeni kıyafetler al. Bu kadar para bunlara harcanır mı ? Akılsızsın sen..." Ben de tabii ki hemen onun ağzının payını verdim ancak ne yazık ki böyle durumlara çok düşerim.

Bir kitap hakkında "ben bunu okurum!" demeniz için hangi özelliklere sahip olması gerekiyor?

Arka kapak yazısının çok dikkat çekici olması ve de kim ne derse desin kitabı pazarlayan kapaktır derim hep. Çünkü o kitabın arkasını okumak için elinize almanızı sağlayan şey çoğu zaman kapağıdır. O nedenle kapağının konuyla alakalı bir şekilde dikkat çekici olması ve de arka kapak yazısının nefes kesici derecede güzel olması gerekir.

Kitap kapaklarının çekici olması önemli mi? Kapağı, bir kitabı okumak veya okumamak konusundaki kararınızı etkiliyor mu?

Zaten yukarıdaki soruda da belirttiğim gibi kapak çok önemlidir bence. Kitabın konusu ne kadar mükemmel olursa olsun, çok satar olmasının en önemli nedenlerinden biridir kapak. Çünkü kitapçılarda bir dolu kitabın arasından gözünüze çarpan kitap isimlerini ve de kapaklarını arar beyniniz. Siz farkında olmasanız bile bilinç altınız görsellik arar. Bu nedenle çok önemli olduğunu düşünüyorum okuyup okumama kararında. En azından beni etkiler.

Türkiye'deki kitap fiyatları ve yayın kalitesi (tasarım, baskı, dil, vs.) hakkında ne düşünüyorsunuz?

Eskilere oranla okuyan sayısının çok arttığını düşünüyorum. Bu nedenle kitap basım, vs. kalitesi de yükseldi. Bazı yayınevleri hala çok basit hatalar yapabiliyorsa da artık yurtdışı ile ortak kapak yapabilen bir çok yayınevine sahibiz. Çeviri kalitesinin de yükselişte olduğu çok açık. Bence Türkiye diğer kitap okuyan ülkelerle eşit sıraya yükseliyor. Kitap fiyatları da kaliteyle orantılı bence. Bazı kitaplar çok ince olup çok pahalı da olabiliyor. Bunun haksızlık olduğunu düşünüyorum tabii. Bazı yayınevleri  fiyatları abartıyorlar.

E-reader'ınız var mı? Varsa geleneksel kitapları mı, e-kitapları mı tercih ediyorsunuz? Yoksa almayı düşünüyor musunuz?

E-reader'ım yok. Almayı düşünür müyüm, emin değilim. Sanırım geleneksel biriyim. Ve kitapların kokusunun özel olduğunu, elimde tutmanın paha biçilemez olduğunu düşünenlerdenim. O nedenle e-book'lar benim pek tercihim değil. Ancak henüz basılmamış kitapları yada e-book olarak yazılmış olanları okumayı seviyorum.

Hangi yazarla bir akşam yemeği yeme şansına sahip olmak isterdiniz (ölü veya hayatta)? Hangi konulardan bahsederdiniz?

Sanırım o yazar Stephen King olurdu. En büyük hayranlarından biriyimdir. Kitaplardaki uzun betimlemelerinden yer yer sıkılsam da çok ayrıntılı yazan bir yazar. Bu da hayal ederken her ayrıntıyı hayal etmek demek oluyor. Ayrıca kitaplarını sanki kendi yaşamış gibi yazıyor. Doğal olarak okuyucu da okurken bunu daha kolay özümseyebiliyor. Ona ilk soracağım soru hayal gücünü neyle beslediği olurdu sanırım.

Kitap okumaya hiç zamanım yok" diyenler için tavsiyeleriniz var mı?

Ben buna inanmıyorum. Gerçek kitap kurtları zaman yaratabilir. Ben de şahsen çok yoğun bir insanım ancak gideceğim yere giderken, arabalarda ya da birini beklerken, ki o 5 dakikalık kısa bir sürede bile kitap okuyabilirm. Nasıl bir iş yapmak için zamanınızı ayırıyorsanız, kitap okumak için de zaman ayırın. Çok daha mutlu bir hayat yaşayacağınıza eminim. Hem ara sıra kendinize vakit ayırmak ömür uzatır bence.

Aşık olduğunuz ve/veya "bunu bir kaşık suda boğarım" dediğiniz kitap karakterleri var mı?

Çook! Fatih Murat Arsal karakterlerinde aynı karakter için iki duyguyu aynı anda yaşadığım olmuştur. Doğan :) Bana bu duyguyu yaşatabilecek çok az kitap okudum. O nedenle kendisi favori yazarlarımdandır.

Kitapların film adaptasyonları hakkında ne düşünüyorsunuz? Şimdiye kadar beğendiğiniz bir film adaptasyonu oldu mu?

Ne yazık ki kitapların filmi ya da dizisi çekildi mi kitaplar kişiliklerini yitiriyorlar. Artık senaristlerin hayal gücü mü yok bilemem ama çok başarılı olanını pek hatırlamıyorum. Ancak film olarak Twilight'ın ve Harry Potter'ın iyi olduğunu düşünüyorum.

Dünyanın sonu gelmiş, bir uzay gemisi sizi kurtarıp başka bir gezene götürecek. Ancak yanınıza sadece 5 kitap alabilirsiniz. Hangi kitapları kurtarırdınız?

Bu biraz zor!  Ama sanırım: Joss Ware/Sonsuz Gece, Stephenie Meyer/Göçebe, Jean C. Grange/Şeytan Yemini, Margaret Weis-Tracy Hickman/Efsaneler Üçlemesinin tüm kitapları. 6Ediyor sanırım ama bir tanesini yalvarıp yakarıp alırdım ya da bir yerlere saklar, yine alırdım.

Yabancı yazarları mı, Türk yazarları mı tercih ediyorsunuz?
Eskiden Türk yazarları hiç okumazdım ancak şimdi bazıları favorilerime bile girmeyi başardı. Fakat hala yabancı yazarları okumayı tercih ediyorum genellikle.

Şu anda hangi kitabı okuyorsunuz?

Şu anda Lauren Kate'in Düşüş serisinin son kitabı Vurgun'u okuyorum. Bir çok eleştiriye rağmen harika ve kendine özgü bir konusu olduğunu düşünüyorum. Kate, en sevdiğim yazarlardandır.

Okunacaklar listenizde hangi kitaplar var?

O kadar çok ki! Ama en yakın zamanda serilerimi tamamlamayı düşünüyorum. Ve Anita Blake serisine (Laurell K. Hamilton) başlayacağım.

Şu an bu röportajı okuyanlara bir kitap tavsiye eder misiniz? Neden okumalılar bu kitabı?

Joss Ware Ency Chronicles'ı şiddetle tavsiye ederim. Çok mükemmel bir kurgusu var. Daha önce okuduğum hiç bir kitaba ya da seriye benzemiyor. Kendine has. Ben çok okuduğum için artık serilerde diğer yazarlardan bağlantı görüyorum ve hepsi gözümde birbirine benziyor. Tabii ki her kitapta değişiklikler vardır ancak olay döngüsü çok bilindik oluyor. Fakat bu seri mükemmel. Bugüne dek okuduklarım arasından en sevdiğim apokaliptik seridir.

Kitap Severler'i ziyaret etmeyi unutmayın!