Ex Libris kitap kulübümüzde bu yıl için seçtiğimiz ilk kitap John Banville'nin Türkiye'de Can Yayınları'ndan çıkan, 2005 Man Booker ödüllü Deniz isimli kitabıydı. Kitap seçimlerimiz için ancak Ocak ayının ortalarında buluşabildiğimiz için (onda da kar nedeniyle bir kişi eksiktik zaten) birinci kitabımız kısa bir şey olsun dedik. Deniz, hem ödüllü, hem de ince bir kitap (İngilizcesi 195 sayfa) olduğu için bunu seçtik. Kitap inceydi ince olmasına ama okuması genel olarak zor, çok zordu!
İlk başta küfür etmiş olmama rağmen sonuçta sevdim kitabı. Gerçekten çok güzel bir dille yazılmıştı. Uzun betimlemelerden hoşlanmıyorum normalde ama bu kitaptakiler o kadar güzeldi ki rahatsız etmediler. Ancak cümlelerin çok uzun olması sinirimi bozdu. Bazı cümleler 5-6 satır uzunluğundaydı. O nedenle 195 sayfalık kitabı okumam bir hafta sürdü.
Bu yıl kitap kulübü olarak ödüllü kitaplara öncelik vermeye çalıştık. Yukarıda belirttiğim gibi, John Banville'in denizi de bunlardan bir tanesi. Daha önce hiç Banville okumadığım için kendisini şöyle bir Google'ladım kitaba başlamadan önce. Pek çok yerde önceden ödüllere aday gösterildiğini ve Deniz'i özellikle kazanmak için yazdığını gördüm. Tebrikler, Banville amca, cidden uğraşmışsın!
Ana karakter Max Madden, orta yaşlı bir amca. Direk yaşını söylemiyor kitapta ama olaylardan anlaşılıyor. Karısını kaybedince küçüklüğünden hatırladığı yere geri dönüyor. Burası, yazları ailesiyle birlikte vakit geçirdiği, deniz kenarında bir yer. Aynı zamanda da Grace ailesiyle, 'tanrılar' olarak anlattığı insanlarla tanıştığı yer. Graces ailesinin çocukları Chloe ve Myles'la arkadaş oluyor Max. Onlarla yakınlaşmak istemesinin ilk baştaki nedeni ise anneleri Connie Grace'i görünce o çocuk aklıyla kadına vurulmuş olması...
Kitap şimdiki zaman ve geçmiş zaman arasında gidip geliyor. Max, geçmişi hatırladıkça okura anlatıyor. Anılarından bölündüğü zamanlarda ise şu anda nerede olduğunu ve etrafında gerçekleşenleri... Şimdiki zamanda Max, küçüklüğünde Grace ailesinin evi olan evde kalıyor. Yaz aylarında onlarla nasıl vakit geçirdiğinin yanı sıra daha karısının ölümünden bahsediyor.
Bu kitaptaki karakterlerinin hiç birini sevmedim; belki biraz Chloe ve Myles'ın bakıcısı olan Rose'dan hoşlandım. Kitabın başlarında silik bir karakter kendisi. Yalnızca çocukların, özellikle Chloe'nin nefret ettiği ve işkence etmeye çalıştığı bir dadı. Kitabın sonlarına doğru ise daha bir görünür hale geliyor Rose ve kendisini garip olayların içinde buluyoruz.
Max'i sevmememin başlıca nedeni ise kendi de dahil olmak üzere hiç kimseden hoşlanmaması ve etrafındakileri sert bir şekilde eleştirmesi. Ailesinden zengin olmadıkları için utanıyor ve Grace ailesi yalnızca zenginler diye onlara 'tanrılar' olarak hitap ediyor. Kendisinin yetişkin bir kızı var ancak kitabın bir yerinde çocukların içindeki Gilles de Rais'i uyandırdığını söylüyor. Gilles de Rais 1440'larda çocukları öldürmüş olan bir seri katil. Ve bu adamın bir kızı var. Daha fazla bir şey söylememe gerek var mı?! Bunun yanı sıra kızını çirkin bir yaratık olarak tasvir ediyor. Böyle bir babayı kimseye dilemem cidden...
Chloe Grace ise cidden gıcık olduğum ikinci karakterdi. Max ve kardeşi Myles'la oyunlarına, vs. bakılınca küçük bir psikopat olduğu anlaşılıyor. Aynı zamanda bu velet dadısının ölmesini diliyor içten içten. Boğulmasını. Küçük bir çocuğun böyle bir şeyi gönülden dilemesi korkunç bir durum bence.
Kitabın ortalarına doğru Max bize alkolik olduğunu söylüyor. Bence bunu söylemesine gerek yoktu çünkü kitabın en başından itibaren bu tarz bir durum olduğu bariz bir şekilde hissediliyor. İçinde kalan bazı şeyleri netleştirmek için Grace ailesinin evine geri döndü ama halen hiç bir şey netleşmiş değil ve bence bu da daha fazla bulandırıyor Max'in beynini...
Kitabın en sevdiğim yanı diliydi. İngilizce yazımda beğendiğim bazı kısımlara yer verdim. Buradan okuyabilirsiniz. Şimdi burada uğraşmak istemiyorum açıkçası Türkçe'ye çevirmekle. Banville'in Deniz'i geri dönüp tekrar okumak isteyeceğim bir kitap değil ancak okuduğum için de mutluyum. Bence özellikle kitabın sonu sizleri çok şaşırtacak.
No comments:
Post a Comment