İşin normalden daha stresli olduğu, kafamın gereğinden daha fazla dolu olduğu, sıcakların nefes almayı zorlaştırmaya başladığı, beynimin eridiğini, gözlerimin aktığını hissettiğim ve okumakta zorlandığım bir ana denk geldi The Embassy of Cambodia. Zadie Smith, her zaman merak ettiğim ancak bir türlü okuyamadığım bir yazar. "Hiç bir şey almayacağım" diye girdiğim D&R'da bu küçük kitabıyla bakıştık, bakıştık. Sonra bırakmadı beni...
The Embassy of Cambodia, 2013 yılında, The New Yorker dergisinde yayınlanmış. İnternetten okunabildiği gibi, ufacık tefecik bir kitap formatında da satılıyor. Duvarların arkasından yalnızca badminton oynandığına dair sesler duyulan The Embassy of Cambodia (Kamboçya Konsolosluğu), bulunduğu caddeye aykırı, beklenmedik duruşuyla hikayenin ana karakteri Fatou'yu yansıtıyor. Bu minicik hikayede özgürlüğün, insanları analiz etmenin, kendini başkasının yerine koyabilme kabiliyetinin, dışlanmanın nasıl bir şey olduğunun, küçük şeylerin nasıl büyüyebildiğinin yeniden farkına varıyor okur.
The Embassy of Cambodia, Zadie Smith okumaya başlamak için iyi bir seçim miydi, bilmiyorum. Ancak büyük keyif aldığım bir hikaye oldu ve Zadie Smith'in İnci Gibi Dişler'ine başlamak için sabırsızlanıyorum.
No comments:
Post a Comment