Beni hem heyecanlandıran, hem de biraz korkutan film On the Road'u sonunda izledim. Filmin sonunda isimler ekranın bir ucunden diğerine akarken düşündüğüm şöyle oldu: "Bir kitabın filmini yıllardır çekmeye çalışan olmamışsa bırakın, uğraşmayın..."
Film olarak kötü bir film olduğunu düşünmüyorum ama eğer Jack Kerouac'in kaleme aldığı 'Yolda'yı okuduysanız insanın siniri bozuluyor izlerken. Bence bunun nedeni, her ne kadar çoğu zaman aksi iddia edilse de, filmin karakterleri iki boyutlu kılması. Filmde geçen olaylar kitapta da var, evet, ancak hepsinden alınan bir ders, öğrenilen, hissedilen bir şeyler var. Yazarın tasvirlerini çıkarınca yani hikayelerin de büyüsü uçup gitmiş.
En çok da kafamdaki Dean Moriarty karakterinin mahvolmasına üzüldüm. Kitaptaki Dean, hayatına girdiği insanların bir nevi tanrı gibi gördükleri, herkesin yanında olmak ve takip etmek istediği bir karakter. Garrett Hedlung gördüğüm zaman "kız seni yerlerrrrr!" şeklinde tepki verdiğim bir oyuncu olmasına rağmen Dean'i portrelemesi olmamış hiç. Gerçi kim becerirdi öyle bir adamı oynamayı, onu da bilmiyorum ama CIK CIK CIK!
Kristen Stewart'tan nefret edenler kızacaklar bana ama en beğendiğim portreleme onunkisi oldu. Kız bildiğin Marylou olmuş yani.
Filmin üzerinde çok çalışıldığı ve ciddi emek verildiği besbelli. O nedenle izleyin diyorum ama benim yaptığımı yapıp her sahneyi kitaptakiyle karşılaştırmaya çalışmayın.
No comments:
Post a Comment