Peter Pan ilk aşkım olduğu için bu kitabı görür görmez üstüne atlamam kaçınılmazdı. Wendy'ye de ilk günden beri gıcık olduğum ve "benim olmadı; Tiger Lily'yle olsaydı bari!" diye hayıflandığım için de en kısa sürede yaladım yuttum kitabı.
Bu kitap Peter Pan'ın yeniden yorumlanmasıymış gibi kalmış aklımda. Özellikle geçen haftaki yazımda bu konuda bayağı bir bikbiklendikten sonra "hem laf ediyorsun, hem yine böyle bir şey okuyorsun" diye kızdım kendime. Yanlış bilgilendirildiğime hiç bu kadar sevinmemiş sanırım! Tiger Lily, Peter Pan'ın Wendy ile tanışmadan önceki hayatının hikayesi. Hem Tiger Lily, hem de Peter Pan kitabın orijinalinde olduğu gibi Neverland'de yaşıyorlar. Peter Kayıp Çocuklar'la (Lost Boys), Tiger Lily de kendi kabilesiyle... Anlatıcımız olan sevimli Tinkerbell de Tiger Lily'ye hayran olduğu için onun omzundan ayrılmıyor hiç.
Anderson, okuyucuları Peter Pan'ın büyülü dünyasında müthiş bir yolculuğa çıkarmış cidden. Orijinal hikayeden sevdiğimiz tüm karakterler haliyle bu kitapta da var ve hepsinin önceden görmediğimiz yanlarını görebiliyoruz. Sürekli Tik-Tak diye gezen timsahın o saati nasıl yuttuğunu ve saatin kimin olduğunu öğreniyoruz mesela! O kadar heyecanlandım ki kitabı okurken, anlatamam. Başından sonuna kadar sırıttım sanırım. Çok çocuk kitabı gibidir diye düşünmedim değil ama cidden hayatının herhangi bir kısmında Peter'ın hikayelerini sevmiş herkesin bayılacağı bir kitap.
Hikayenin büyüleyici olduğu kadar gerçekçi olması da çok hoşuma gitti. Ve bunun orijinal karakterlere sadık kalınarak yapılmasına da bayıldım cidden. Kitabın asıl odak noktası tabii ki Tiger Lily ve Peter Pan'ın aşk hikayesi ama içinde çok ama çok daha fazlası var. Arkadaşlık, düşmanlık, kendini ve sevdiklerini koruma güdüsü, hayatın fırlattığı terslikleri inatla reddetme halleri, işler kötüye gitse de umudunu kaybetmeme, insanların değişik olandan ve bilmediklerinden korkması ve bu yüzden ortalığı yaygaraya vermeleri gibi...
Bir tek sonu hoşuma gitmedi kitabı çünkü "nasıl bitirsem?" diye çok düşünüp, zor karar verilmiş gibiydi. Son bir kaç bölüme gelmeden, tam bir sonu olmadan sonlansa ve gerisi okuyucuya kalsa çok daha iyi olurdu bence, ki bunu genelde böyle sonlara gıcık olan biri olarak söylüyorum.
Onun dışında Neverland'i tekrar bu şekilde ziyaret etmek çok ama çok keyifliydi. Kitabın trailer'ını aşağıdan izleyebilirsiniz.
Kitabın Türkiye'deki yayın haklarıyla ilgili bir bilgi bulamadım malesef ancak kitabın orijinalinin içini (ilk 10 bölüm) buradan inceleyebilirsniz.
No comments:
Post a Comment