Gökçe Dölek’in, Funda isimli bir
kadının evliliği ve hayatını sorgulayışını; duyguları gün ışığına çıkaran
içsesler ve cesur yüzleşmelerle kaleme aldığı ‘Bir Kadının Hikâyesi’ adlı ilk
kitabı Butik Yayıncılık etiketiyle raflardaki yerini aldı.
“Aşk için
cesareti, standart bir mutluluk içinse esareti göze almalıydı insan, peki cesur
olmak mı, esir olmak mı daha mutlu edecekti beni?” diyen Funda’nın hikâyesi
aslında biraz da ‘her kadının’ hikâyesi…
Kitap, yeniçağ kadınının, ruhunu ve kalbini korumak
adına kendince bulduğu yöntemleri ve evliliğiyle birlikte ortaya çıkan “Ben ne
istiyorum” sorusuna verdiği cevapları, kadınların çok iyi bildiği bir dilden
anlatıyor. Bir Kadının Hikâyesi adlı kitap, okuyuculara “Bu benim hikâyem mi?”
sorusunu sordurtacak.
Aşk için cesareti, standart bir mutluluk içinse esareti göze
almalısın...
“Cesur olmak mı, esir olmak mı daha mutlu edecekti beni?” diyen
Funda’nın hikâyesi her kadının içindeki Funda’yı uyandırırken onunla da
barışmasını sağlayacak.
-mış gibi yaptığını fark eden kadın…
(…) İçinde senin ömrünün
olmadığını fark ettiğin bir evlilik; -mış gibi yapmayı çok iyi becerdiğin
kaçırılan bir ömürdür aslında, geç fark edersin. Ben ne kadar geç kalmıştım?
Kalmış mıydım ya da? İşte o an fark ettim kalbimin ne kadar uzun süredir
atmadığını; vücuduma aynada bakmadığımı, kırmızı rujumu artık sürmediğimi,
yatağa pijamalarla yattığımı, yatarken çoraplarımı çıkarmadığımı. Bir zamanlar
keyifle yaptığın şeylerin önce günler içinde sonra yıllarla yok olduğunu görmek
kadar acı veremezdi hiçbir aşk acısı…
(…) Üç sene önce heyecanla ‘evet’ dediğim kocamı ne kadar tanıyordum?
Yanına tikler attığım bir listenin, artıları en çok alan adamından başka neydi
Cenk benim için, gerçekten aşık olarak mı evlenmiştim yoksa? Değişen kimdi?
Artıların eksilerden fazla olması her zaman avantaj mıydı ya da mutlu etmeye
yeter miydi bir insanı?
(…) Tek başıma mutlu olmanın getireceği bedelleri göze alamadığım için,
biri ile mutsuz olarak ve düzenimi bozmadan alıştığım hayatıma devam
etmeliydim. Mutlu olduğuma en başta kendim inanmak istemiştim. Mutluy-muş gibi
yapmayı, acı çekmemeye, garantili ve risksiz bir hayatı heyecana ve onun
getirebileceği risklere tercih etmiştim. Ama şunu atlamıştım, mutlu olmaktan da
acı çekmekten de kaçamazdın…
No comments:
Post a Comment