Filmini bir türlü izleyemediğime çok üzülüyordum ama birden 'izlememekle iyi mi ettim acaba?' diye düşündüm bu kitabı okuyunca. Karanlık bir versiyonu Pamuk Prenses hikayesinin, evet, ama öyle çabuk geçiyor ki her şey, Pamuk Prenses'i hiç bilmesek bir halt anlamayız. 'Herkes olayını biliyor nasıl olsa yahu' diye yazmışlarsa bilemem tabii.
Benim için Yedi Cüceler Pamuk Prenses masallarının en önemli parçasıdır. Ama bu kitapta varlıkları yoklukları pek belli değil. Ona bir sinir oldum yani. Ha bir de her şey çok çabuk ilerliyor diyordum ya? Mesela prenses hanım yıllar boyunca Kraliçe Ravenna'nın zindanında yaşadıktan sonra birden Rambo'ya bağlayıp öldürüyor cadıyı. 'Nasıl yaaaaaaaani?' diye bakakalıyor insan.
Ha bir de ne zamandan beri gençler prensler yerine avcıları tercih ediyor? Bir de önce filmi çekip sonra kitabı mı yazmışlar? Üşeniyorum bu sorunun cevabını arayıp bulmaya. Bakın şimdi bu satırları yazarken bile içimden bir ses 'sen izlersin bu filmi' diyor. Sonuçta izlerim ya! Filmde olayların hızlıca gelişmesi bu kadar koymaz herhalde insana. İzledikten sonra Mirror, Mirror (Ayna Ayna) ile karşılaştırmak zevkli olabilir. Renkleri farklı olsa da ikisi de Pamuk Prenses hikayesi sonuçta.
No comments:
Post a Comment