Hiçbir şey beklemediğim bir kitap okur okumaz en sevdiklerim arasına girince çok mutlu oluyorum! Bir arkadaşımın tavsiye ettiği Daughter of Smoke and Bone (Duman ve Kemiğin Kızı) da bunlardan biriydi ve şahane bir sürpriz oldu. Gençlik kitap olduğunu gördüğümde biraz tereddüt ettim ilk başta ama ön yargılarıma yenilmeyip okuduğum için çok mutluyum. Yazar Laini Taylor'ın hayal gücü, mitolojiyi gerçekleklikle birleştirerek hayal ettiklerini net ve canlı bir şekilde okuyucuya aktarması çok hoşuma gitti. Bunun yanı sıra hikayenin Amerika'nın güneş görmeyen bir köyü yerine Prag gibi büyülü bir yerde geçmesine de bayıldım. Hatta ana karakter bazı bölümlerde Fas'a bile gidiyor ve kitapta İstanbul'un da adı geçiyor.
Ana karakterimiz Karou isimli mavi saçlı bir kız. Prag'da sanat okuluna gidiyor. Diğer yaşıtlarından ve arkadaşlarından farklı olarak arada bir ortadan kaybolarak gizemli işler halletmesi gerekiyor. Kitabın sürprizlerini ele vermek istemiyorum, o yüzden zorlanıyorum anlatırken ancak olayın özü şu: chimera (mitolojide farklı hayvanların vücut parçalarına sahip olan canavarlar) ve seraphim (tam kelime anlamı 'alev alev yananlar') uzun yıllardır savaşıyor. Savaşın kızıştığı sıralarda Karou'nun ölüm tehlikesi atlatarak burun buruna geldiği melek Akiva onu takip ederek bir şekilde buluyor.
Kitabın ilk kısmında Karou'nun şimdiki hayatını, kendi güçlerini keşfedişini okuyoruz. Devamında ise geçmişini, chimera ve seraphim arasındaki tatsızlıkların boyutlarını, Akiva'nın neden kıza bu kadar takmış olduğunu Karou'yla birlike keşfediyoruz. Bazı şeyler açıklık kazansa da kitabın sonunda savaş halen devam ediyor ve Karou ile Akiva'nın maceralarını serinin devamında okuyacağız. Beklerken çatlayacağım herhalde ama Taylor'ın bu kitaptaki hayal gücü ve anlatımı beklemeye değeceğini gösteriyor.
Yazar Laini Taylor'ın websitesine buradan ulaşabilirsiniz. Kitabı okumamın ardından yazarı merak ederek sitesini ve blogunu şöyle bir inceledim. Sonunda böyle bir kitabı yazabildiğine şaşırmadım açıkçası. Kendisi şirin mi şirin, hafif çatlak bir kadına benziyor. Bu da çok hoşuma gitti ve serinin devamı için daha da heyecanlandım açıkçası.
Serinin ikinci kitabı Kan ve Yıldız Işığı Günleri (Days of Blood & Starlight) bu yıl 6 Kasım'da Little Brown & Company'den çıkacak. Umarım yakında iyi bir çevirmen tarafından Türkçe'ye de çevirilir bu kitap ki herkes okusun!
No comments:
Post a Comment