Çok sevdiğim yazarlardan Neil Gaiman'ın kaleme aldığı Fortunately, the Milk (Çok şükür ki süt vardı) uzun zamandır okuduğum en sevimli hikayelerden biriydi. Konu çok basit aslında: iki kardeşin annesi, konferansa gittiği için onları babalarıyla bırakıyor. Sabah kahvaltıda süt kalmadığını gören baba, evde (çizimlere bakarsanız Neil yani) markete süt almaya gidiyor. İki kardeş bekliyor, bekliyor, bekliyor... Baba da yok, süt de. Babaları eve dönünce ise onu "neden bu kadar geç kaldın?" diye sorguya çekiyorlar. İşte asıl macera o zaman başlıyor...
Baba meğer sütü almış ama eve dönerken rastladığı uzay gemisi görünümlü cisim onu almış götürmüş. Sonra yollarda kimlerle karşılaşmamış ki... Korsanlar, vampirler, dinozorlar, patlamaya hazır bir volkan... Hatta eve varmaya çalışırken zaman yolculuğu bile yapmış! Ama şanslıymış çünkü sımsıkı tutup bırakmadığı süt her seferinde hayatını kurtarmış.
Chris Riddell'ın illüstrasyonları (ne güzel bir soyadı var yalnız adamın!) da Neil'ın hikayesi kadar garip ve renkli. Hedef kitlesi olan çocuklar kadar yetişkinlerin de hoşuna gidecek bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Baba yalan mı, doğru mu söylüyor, ona da siz karar vereceksiniz!
No comments:
Post a Comment