Yazarla Söyleşi: Meral Kır - Aylardan Aşk

7.14.2014

Geçtiğimiz hafta Aylardan Aşk yorumumu yayınladıktan sonra Meral Kır'la iletişime geçerek kendisine bir kaç soru yöneltmemin mümkün olup olmayacağını sordum. Sağ olsun zaman ayırdı bana ve çok keyifli bir söyleşi ortaya çıktı. Umarım benim merak ettiklerimi merak eden başka okurlar da vardır ve hepimizin soruları cevaplanmış olur böylece. Keyifle okuyun!


Kendinizden biraz bahseder misiniz? Yazmadığınız zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Evli ve bir çocuk annesiyim. Demirbaş olma yolunda emin adımlarla 15 yıldır aynı firmada muhasebeci olarak görev yapıyorum. Gezmeyi ve dostlarla sohbet etmeyi, en önemlisi kitap okumayı çok seviyorum. Eğer uyuyakalmazsam film izlemeye de zaman ayırmaya çalışıyorum. 

Aylardan Aşk'ı elime aldığımda pek bir beklentim yoktu açıkçası. Hele ki oldukça modern ve komplike bir hikayeyle karşılaşmayı hiç beklemiyordum. Hikayeyi nasıl oluşturdunuz?
Aylardan Aşk tam bir buçuk yılda tamamlandı. Tanem ve Yağız ama özellikle Yağız için yazılmış bir hikayeydi. Kitap olmasına karar verdiğimde yan karakterleri ve onların hayatlarını ekledim. Aslında biraz kendim için yazılmış bir kitaptı. Bulmaca çözmeye bayılan biri olarak “ Bu neydi? Bu kimdi? Bu ne olacaktı?" sorularını içermeyen bir roman yazsaydım kendimle çelişkiye düşer, kaygı taşıyan bir kitap yazmış olurdum.

Ana karakterler Tanem ve Yağız olsa da etraflarında çok fazla karakter var. Ve ben kitabın sonunda hepsini tanıyormuşum gibi hissettim. Zor muydu bu kadar karakterin bir arada olması? 
Tanem ve Yağız hatta diğerleri bir buçuk yıl boyunca benim de hayatımda oldular. Komşum, iş arkadaşım ya da ailemden biri gibiydiler. Sanırım benim hislerim okuyucuya da geçti. 

Ama hepsinden önemlisi onları size ben anlatmadım. Kitabın içindeki olay ve durumlar karşısında verdikleri tepkilere göre ve birbirleri hakkındaki yorumlardan yola çıkarak tanıdık biz onları. 

Mesela Yağmur çok geveze ama onun geveze olduğunu ben hiç söylemedim. Sena bir olay sonrasında Yağmur’un çok konuşmasından şikayet ediyordu. Bizim de zaten geveze olduğuna karar verdiğimiz Yağmur’un dedikodusunu ediyormuş hissine kapılmamızı sağladım. Yani en azından denedim. 

Ve evet kalabalık kadroyu bir arada tutmak, devamlılık sağlamak ve yoğun duygu geçişlerinde gerçekçiliği korumak itiraf ediyorum çok zordu. 

Aşk hikayeleri genelde yalnızca ve yalnızca aşka odaklandıkları için içimi bayarlar açıkçası. Aylardan Aşk'ta ise hem gizemli olaylar, hem de aşkın yanı sıra güven, arkadaşlık, aile gibi konuları da işlemişsiniz. Hikayeyi bu şekilde ele almaya nasıl karar verdiniz? 
Sanırım Aylardan Aşk’ın içindeki konulardan en az üç tane kitap çıkardı. Çünkü çoğu tarafımdan not alınmış ufak hikayelerdi. Onları bir araya getirince ortaya Aylardan Aşk çıktı.

Ve Aylardan Aşk’ı ortaya çıkarırken bir okuyucu olarak öncelikle beni tatmin etmesini amaçladım. 

Karakterleri oluştururken gerçek hayatta tanıdığınız insanlardan esinlendiniz mi? 
Yağız’ın ailesinin hikayesi iş arkadaşımın ailesinin hikayesiydi. Tabi Allah uzun ömürler versin onların hikayesi öyle bitmiyor. Onun dışında yine benim hayatımda olan ki mesela benim abimde doksanlı yılların sonundaki son nüfus sayımında beni özürlü diye kaydettirmiş ama neyse ki sonra düzeltmişti. Bu tarz alıntılar var ama birebir şu şudur diyebileceğim kimse yok.

Karakterler arasındaki diyaloglar ve şakalaşmaları okurken inanılmaz keyif aldım. Siz de yazarken eğlendiniz mi? Yazarken zorlandığınız kısımlar oldu mu? 
Eğlenceli diyaloglar bilinçli ama bir çoğu kendiliğinden gelişen olaylardı. Çünkü neredeyse kitaptaki herkes sorunlu ve zorlu bir hayata sahipti. Aylardan Aşk’ın dram olmasını istemedim, aynı zamanda keyif de versin istedim. 

Neyse ki sadece Tanem’le Yağız’a eğlenceli diyaloglar yazarken zorlandım. Yağız’ın kişiliğine ters düşmeden sempatik görünmesini sağlamak beni biraz yordu. Neyse ki delikanlılık yılları vardı da oradan kurtardım. Ama onun dışındakilerin çoğu doğaçlama gelişti. Asya’yı yazmaktan keyif aldım. O kız beni çok eğlendirdi. 

Kitabın içinde renkli sayfalarda yer alan aylara yazdığınız açıklamalar da çok güzeldi. Bunu başından planladınız mı? O metinleri oluşturmak için araştırma yapmanız gerekti mi? 
İlk görüşte aşka inanmam. Aşık olabilirsiniz ama herşeyden vazgeçecek deli divane olacak kadar aşk... pek bana göre değil. Hele Yağız’a göre hiç değil. Keza Yağız da aşık olmuştu ama aşkının peşinden gitmesi için sadece duyguları yeterli değildi. O yüzden en baştan kitabı bir aylık sürece, hızlandırılmış tura almayacağıma karar vermiştim. Tanemin de iyileşmek ve kaçtığı geçmişinden kurtulup aşka sarılması için zamana ihtiyacı vardı. 

Bir yıl dedim. Bu ikisine yeter. Ve öylece bu iki sorunlu aşığın bir yılını yazdım; yazarken numaralandırmak yerine aylara böldüm. 

Ayların isimleri nerden geliyor diye araştırma yaptım. Ama çoğunluğu ayların bana ne hissettirdiğiydi. Aralık deyince hep eskiden annemin başlayan soba yakma telaşını hatırlarım. Ocak'ta hep yeni şeyler umut ederim. Nisan'da hep yaz için aşk için planlar yaparım/yaparız gibi.

Sarah Jio dünyaca ünlü bir yazar. Kitabınızı nasıl okudu ve yorum yaptı?
Önce kendisine ulaşılıp kısaca kitabın konusu anlatıldı ve okuyup yorum yapıp yapamayacağı soruldu. Büyük bir nezaketle kabul ettikten sonra bende kitabın özetini çıkardım ki inanın yazmaktan daha zordu. Daha sonra çıkarılan özetin çevirisi yapılıp sevgili Sarah Jio’ya gönderildi. Kendisi de sağolsun okuma ve fikrini belirtme inceliği gösterdi.

Aileniz kitabınızı okudu mu? Okudularsa onlar kitap hakkında ne düşünüyorlar? 
Büyük bir çoğunluğu okudu. Hatta bir kısmı kitap olmadan önce okudu ve zaten onların iteklemeleriyle böyle bir şeye cesaret edebildim.

Aldığım duyumlara göre Aylardan Aşk bir seri olacakmış. Serinin devamında bizi nelerin beklediği hakkında biraz ipucu verme şansınız var mı?
Tarz olarak kesinlikle Aylardan Aşk gibi olacak. Öncelikle Doruk ve Asya’nın hikayesi tamamlanacak sonra da Ahmet ve Sena’nın. Ancak kitapta en çok üzüldüğüm Mehmet’in kitabı da olmalı bence. Fakat onun ki Romantik-komedi olacak. Ee üç kitabın sonunda Sancaktarlar'da sır ya da entrika kalmayınca Mehmet’in payına düşen de bu oldu.

Kitabın tasarım sürecinde de çok büyük emek harcandığı belli oluyor. Gökkuşağı şemsiye fikri nereden çıktı? Bu süreçte sizin de söz hakkınız oldu mu? 
Yayınevinin grafik tasarımcısı Şükrü Bey’in fikriydi. Ben biraz karasızdım ama herkes bildiği işi yapmalı diye düşünüp fazla da bir müdahale bulunmadım. İyi ki de bulunmamışım.

Okurlarınıza vermek istediğiniz bir mesaj varsa son olarak da onu alayım. 
Umut etmekten hayallerinizin peşinden koşmaktan asla vazgeçmeyin. Sevgiyle kalın…

No comments:

Post a Comment

Blog Design by Nudge Media Design | Powered by Blogger

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 Unported License.
Header'ımı sevgili kardeşim Jaffar yaptı.