Bu da bu haftaki ikinci çizgi roman yorumu oldu!
Neil Gaiman, en sevdiğim yazarlar arasında. Ancak SANDMAN serisini okumam (daha doğrusu, okumaya başlamam) çok ama çok uzun zaman aldı. Seriden bazı alıntıları ezbere bilmeme rağmen hem de çünkü çok pahalılar ya. En son yurtdışına çıktığımda "para harcayacağım nasıl olsa!" kafasıyla serinin ilk volume'unu almıştım. Okuyunca keşke devamını da alabilseymişim dedim ve onları bir an önce ele geçirebilmek için sabırsızlanıyorum!
Proludes and Nocturnes isimli ilk volume'da Lord of Dreams, yani Lord Rüya ile tanışıyoruz. Büyüye ve güce meraklı bir amca, Dream'in (rüya) kardeşi Death'i (ölüm) kapana kıstırarak onu kendisini ölümsüz yapmak konusunda ikna etmeye kararlı. Ancak planları istediği gibi gitmiyor ve yanlışlıkla Death'in kardeşi Dream'i yakalıyor. Dream, 70 yıl boyunca hapis kalmasının ardındaın sonunda özgürlüğüne kavuşunca ondan çalınan gücünü aramaya koyuluyor.
Hikaye, büyülü olduğu kadar karanlık ve eğlenceli de (evet, bunların hepsi bir arada olmazmış gibi geliyor kulağa ama Neil yapmış, olmuş!) Okura, insanların rüyalarda nasıl kaybolabileceğini ve bunun tam tersi bir durumda, rüyalar olmadan da nasıl deliliğe sürüklenebileceklerini gösteriyor. Proludes and Nocturnes'ü okurken kendi rüyalarınızı ve hayallerinizi düşüneceksiniz. Bir sonraki uykunuza Lord of Dreams'le tanışma umuduyla dalmanız da yüksek ihtimal.
- Onlar sadece rüya...
- Hayır. Değiller. Rüyalar madde ve atomlardan yapılmadığı için insanlar onların gerçek olmadığını düşünüyor. Rüyalar gerçek. Ancak bakış açılarından, resimlerden, anılardan ve kelime oyunlarından ve kaybolmuş umutlardan oluşuyorlar...
No comments:
Post a Comment