Ne zaman fırsatını bulsam 19’uncu yüzyılın yanlış ucunda doğduğumu
söylüyorum. Ben 20’lerde yaşamalıymışım abicim! 1900’lerin başlarında doğup, 20’lerde
gençliğimi yaşamam lazımmış! Sizi efkarımın içine daha da çekmeden sadede
geleyim…
NPR, 1920’lerin pek çok açıdan (ağırlıklı olarak İngiltere ve Amerika
göz önünde olacak şekilde tabii) değişim süreci olduğuna, bunun insanların aşk
hayatlarına ve dolayısıyla edebiyata nasıl yansıdığına değinmiş. Yukarıdaki,
siteden arakladığım resimde gördüğünüz gibi, bir kadın bisikleti kullanırken
adamın yanında oturması bile anormalmiş zamanında… Bu konulara değinen 3 kitap
da paylaşılmış haberde. Hepsi de kadınlar tarafından kaleme alınmış (GIRL POWER!).
Ev kadınlığı hiç ona göre olmayan Evangeline ve o zamanki erkek
standartlarına göre hassas bir adam olan Lester’ın öyküsü. Lester bir gün
bacada çıkan yangını söndürmeye çalışırken düşüyor ve belden aşağısı felç
oluyor. Böylece Lester çalışamadığı için Evangeline bir iş bulmak zorunda
kalıyor. Her ikisi de bunun sonucunda istedikleri hayata kavuşunca başlarda
depresif olan evlilikte bir aşk doğuyor.
1927’de yılında yayınlanan bu kitapta Timothy isimli İngiliz bir papaz,
orada Hristiyanlığı yayma göreviyle Pasifik’te bir adaya gidiyor. Adanın
kültüründen, renklerinden etkilenen papaz Lueli diye adalı bir genç adama karşı
hisleri ve dini inançları arasında kalıyor.
Yine 1927’de yayınlanan bu kitapta da Judith isimli bir kadın, gönlünü
yan evde yaşayan, 4 oğlan ve bir çocuktan oluşan Fyfe ailesine kaptırıyor. Ben de
“Höööö?” dedim ilk okuduğumda bunu ve kitabı çok ama çok merak ediyorum şu
anda. Bir kadının kendi hislerini kabul etme ve kontrol etme yolunda neler
yaşadığıyla ilgiliymiş.
Hepsini ekledim listeme ve özellikle Dusty Answer’ı yakın zamanda elime
geçirmek istiyorum. Şöyle bir Google araması yapıp bu kitapların Türkçeleri var
mı diye baktım ama gördüğüm kadarıyla yok.
No comments:
Post a Comment